Doğum Boyu: 52
Doğum Kilosu: 3.580
Doğum Tipi: Normal
Hastane: Sultangazi Bahat Hospital
Hamilelik süresince devamlı olarak mide yanması, bel ağrısı, sağ kaburga kemiğinin batması, sağ böbreğimde kum ve dolayısıyla uzun süreli ve çok sancılı bir sürü problem yaşadım.Onun kaosuyla da..............................................................................................................02.10.2011 Pazar
Sabah 8'de çabucak tuvalete kalktım. Uzun sürdüğü için çok su içtiğimi bahane ediyordum meğer suyum tuvalette gelmiş nasıl olduysa.. İç çamaşırımda da kahverengi leke vardı o da nişanmış ama ben kendime kızıyorum koca göbekten dolayı teharet sorunum olduğuna dair...
Sonra regl ağrısı gibi arada bir yokladı sancılar. Sonra sıklaştı. Yarım saatte bir, yirmi dakikada bir... Ben de üşüttüm de karnım ağrıyo diye ufoyu açıyorum yorganlar örtüyorum üstüme... Anneme kahvaltıda mücver yapmasını rica ettim ama kahvaltı bile yapacak hal kalmamıştı bende. Bi yandan da hala sancıların karın ağrısı olduğuna inandırıyordum kendimi..
Hastaneye gidelim dedim en son kendimi kandırmayayım artık diye... Ultrasonda suyumun bittiğini, alttan muayenede de 4 cm açılmam olduğunu öğrendim. Hemen suni sancıya aldılar. İşte birinci atağım... Her ne kadar yan tarafımda yatan kadınlardan o an nefret etsem de, sanki güneşin altında hamakta yatar gibi yatsalar da, diğer yatakta ben aynı suni sancıyla epey bi kıvrandım. Anneme anne karnım diyorum annemin eli karnıma değiyor ve ağrı kesiliyor. Anne belim diyorum aynı şekilde... Onun yardımları olmasa ne yapardım bilemiyorum.
Bi ara tuvaletim geldi bağırdım tuvaletim geliyo diye söyledim ama millet bakana kadar altım ıslandı o an :( Ebe benden söz aldı burayı doğumdan sonra temizleyeceksin diye :) O an acınası halimle tamaaaaamm demişim herkes hala anlatır :))
Doğumhaneye aldılar sonra. 9 cm olmuş açılmam... Ebe sen ıkın bebek gelecek dedi. Ama beklersen de bebek havasız kalacağı için zeka geriliği olur dedi. Ben de o korkuyla gerekli gereksiz ıkınmaya başladım. Hatta yan odada o sancı odasında prensesler gibi yatan kadın adeta haykırıyodu. Bağırmak ne kelime yan oda yıkılıyodu resmen. Şaşkın şaşkın ıkınmaya devam ediyorum yalnız başıma... Hemen doktor, ebe, hemşire, hasta bakıcı 4 kişi geldi hepsi aynı anda... Doğum en fazla 10 dakika ya sürdü yada sürmedi. Saat tam 15:44'te oğlum dünyaya geldi.
O masumumu yan tarafıma aldılar. Hiç de ağlamadı paşam hemen uyumaya başladı annesinin az sonra atacağı çığlıklara rağmen... Üstünü temizleyip giydirdiler. Bendeki eşin çıkmasını bekledi ebe. Çıkınca dikişe alacaklardı sanırım. Sonra muayene ettiğinde telaş yaptı hemen acil çağırdı doktoru... Dikişe başladılar ama bi telaş var ben hala üzerimden kalkan yükün hafifliğinin sarhoşluğundayım. Şaşkın şaşkın altımda olan bitenleri anlamaya çalışıyorum. İşte zor geçen ikinci atak. Burada bütün dikişleri, ipin etime girip çıktığını hissettim. Acıyo diye bağırıyorum. Bağırma dedi ebe kaş göz işareti yapıyo doktor kızmasın diye... Ben de bu sefer kollarımı hep ısırdım mosmordu. Sonra hasta bakıcı iki elimi de tutunca onun elini ısırdığımı sonradan hastahane personelleri söyledi :) O benden kaçınca da saçlarımı yolduğumu hatırlıyorum. Sancıda sessizliğine sinir olduğum kadın, doğumda ortalığı birbirine kattı diye şaşırmıştım. Ben sancıda zorlandım ama doğum çok kolay olmuştu. Bu sefer de başıma böyle bir olay geldi ve dikişlerde gerçekten mahvoldum......
Doğumum gayet sıradan bir şekilde gerçekleşti ama ne hikmetse çekecek çilem varmış diyorum bu olaya da... Daha sonra tekrar ve tekrar. Tam 4 kez doğumhanede peşpeşe dikişe alındım. Her seferinde acılar katlandı. Bu bana özel bir durumdu çünkü, bi sonraki gün çıkışım için doktor muayeneye geldiğinde annem sordu. Neden bu şekilde zorluk çekti kızım diye... Eğer köyde olsa kesin ölmüştü. Dua edin bizim elimizde yine bu şekilde kurtardık dediler...
Çekecek çilem de varmış, dünyada yaşayacak günüm de varmış diyorum. Ölmedim ama biraz zahmet çektim. Olan bebeğime oldu ve ben ona 20 güne kadar hiç dokunup kucağıma alıp sarılamadım desem yeri. Annem yanımda olmasa belki bu kadarını da atlatamazdım. Çünkü hep o baktı oğluma. Herşeyiyle o ilgilendi. Ben put gibi yatağımdan kımıldamadan 20 gün geçirdim. Travma geçirmiş gibiydim adeta. Biri bana yanlışlıkla dokunsa bile bütün tüylerim ürperiyordu ve dikişte çektiklerim aklıma geliyor canım yanıyordu resmen.. Ve 20 gün boyunca her tuvalete gittiğimde ağladım. Duş aldığımda başımdan aşağı inen su, değdiği her yerimi acıtıyo gibiydi. O kadar rezalet bi korku kaplamıştı beni.
..........................................Annem benim ona daha fazla alışmamamı ve artık hayatımı düzene koymamı UMARAK 20. günün sonunda gitti. Bi bebekle ortada kalınca o zaman bende ne travma düşünecek hal kaldı ne yatacak zaman. Bi bebek vardı ortada ve bu başkasının değil benim bebeğimdi. Altını değiştirmek, mamasını yedirmek vs. sanki annem bana küçük kardeşimi emanet etmiş de bikaç gün sonra alacakmış gibi baktım oğluma. Yadırgadım çünkü bu annelik sürecine 20. günden sonra başlamıştım. Adapte olana kadar da 20 gün daha geçti. 40'ımız çıktığında da tam bir anne olmuştum hele şükür :) Kafama takılan tek sorunum var.
Emziremediğim evladım bana hakkını helal etsin yeter, çünkü inanın hepsini çoktaaannn unutup gittim bile :) Hatta ona kardeş bile düşünmüyorum değil... Allah, olmayana hayırlısıysa evlat nasip etsin. Hamilelere de hayırlısıysa kolay doğum nasip etsin. Doğan her bebeğinize de sağlık nasip etsin inşallah...
mervedemir Annenin Doğum Hikayesi
Hamilelik süresince devamlı olarak mide yanması, bel ağrısı, sağ kaburga kemiğinin batması, sağ böbreğimde kum ve dolayısıyla uzun süreli ve çok sancılı bir sü