Doğum Boyu: Aras Efe Sarı (48) - Doğu Ege Sarı (49)
Doğum Kilosu: Aras Efe Sarı (2.160) - Doğu Ege Sarı (2.140)
Doğum Tipi: Sezaryen
Hastane: Delta Hospital (Bostancı/İSTANBUL(Anadolu Yakası))
12.02.2010 sabah 8.30 gibi hastanedeydik. Hemşireler dosyaya bilgilerimi girdiler sonra doktorumuz 10 a doğru geldi ve beni NST’ye bağladilar. İki bebeğimin de kalp atışları normaldi. Sonra beni giydirip ameliyathaneye gitmek üzere sedyeye aldılar. Eşim de kamerayi ameliyathanede birine verdi doğum anını çekmesi için. Beni seven dostlarım ameliyathane kapısına kadar geldiler ve fotoğrafımı çektiler. Ama içeri aldıktan sonra herkes filmlerdeki gibi kapatılan kapının ardında kalıverdi. Güle oynaya içeri girdim. İçerisi çok soğuktu ve başımda bir çok kişi vardı. Sonra narkozu verecek adam sordu isimlerini ne koyacağınıza karar verdiniz mi diye. Ben de Aras Efe ve Doğu Ege dedim. Sonrasında şimdi gidiyorsun dedi ve gözlerimin kapandığını hissettim. Saat 10:40’da Aras Efe, 10:42’de Doğu Ege doğmuştu.
Uyandığımda bebeklerin çok güzel gibi sesler duyuyordum ama ne tepki verebiliyordum ne de gözlerimi açabiliyorduk. Çıkarken de ilk başta eşim bebeklere koşmuş. Ben çıkacağım zamanda kamerayla benim peşime koşmuş Odaya geldiğimde birden ağlamaya başladım. Ben ağlıyorum annem ağlıyor babam başımda. Ama çoğu kişi de bebeklerle ilgileniyordu. Beni düşünen yoktu yani. Boşuna dememişler ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar diye. Sonra ağrım var diye bağırdım ve ağrı kesiciyi gelip taktılar. Devamında da bebeklerim nerde küveze girdiler demi diye ağladığımı hatırlıyorum. Hemşirelerde hayır şimdi getircez bebeklerinizi hazırlıyoruz diyorlardı. Odaya gelene kadar hep küveze girdiler de bana söylemiyorlar diye düşündüm. Eşimde kameraya çektim bir bak istersen diyordu. Ama görmem imkansızdı. Çünkü gözlerimi açıyordum ama herkesi bulanık görüyordum. Kucağıma verdiler. Onları kucağıma alınca o kadar rahatladım ki bütün acımı unuttum. Allah’im o anı hayatim boyunca unutmayacağım, o taptaze ve benzersiz koku, yumuşacık bir ten, kiraz gibi dudakları..Öpmeye kıyamadim, sadece kollarimin arasında tuttum öylece. Kollarımın arasındaki ağırlığı beni sonsuz mutlu etti. Bu bebekler benimdi, benim canım, kanımdı. “Anne olunca anlarsın” diyordu annem hep. O an bunun anlamı mükemmel oturmuştu yerli yerine. Anladığım şeyi anlatmama imkan yoktu ki, herkes yaşamalıydı bunu. Biz de aile olmuştuk işte, çekirdek aile dediklerinden! 14.02.2010’da evimize geldik. Artik ailemiz tamamlanmisti. Iki kişiyken dört olmuştuk. İki yavrum da yanimdaydi.
Anneliği yaşarken annemi daha iyi anladım. Doğum öncesi ve sonrasında hep o vardı ve var hala yanımda. İlk günler rüyalarımda bile emzirdim oğluşlarımı ve kaç defa yakaladım annemi onlara mama vermeye çalışırken. Sütüm yetmiyordu ama ben emzirmek için inatlaşıyordum. Annem ise 1 saat daha fazla uyumam için takviye mama vermeye çalışıyordu gece boyu. Ve o zaman bir kez daha gördüm her anne nasıl yavrusunu kolluyor diye. Ben bebeklerime, annem bana bakacak diye uğraşıp durduk. Şimdi 4 aylık dünya güzeli iki oğlum var ve her gramlarında annemin emeği var. İYİ Kİ VARSIN canım Annem. Annelik dünyanin en güzel duygusu...Annemi anne olduktan sonra daha da çok seviyorum. Oğullarım benim için çok özel ve güzel. Ölünceye kadar zarar görmemeleri için koruyup kollayacağım ve kalplerini sevgiyle büyüteceğim. Sağlıkla, mutlulukla büyümeleri en büyük dileğim...
canmur87 Annenin Doğum Hikayesi
12.02.2010 sabah 8.30 gibi hastanedeydik. Hemşireler dosyaya bilgilerimi girdiler sonra doktorumuz 10 a doğru geldi ve beni NST’ye bağladilar. İki bebeğimin de