1. Çocuğuna seçim şansı ver
Yalnızca çocuklar değil; birey olarak hepimiz, seçim yapabildiğimiz ya da seçeneklerle karşılaşabildiğimiz durumlarda çok daha yüksek motivasyona sahibiz. Çünkü seçmek, motivasyon için önemli.
Durumlar karşısında başkaları bizim için seçimler yaptığında o seçimi bir “iş”, fakat kendimiz seçim yaptığımızda bunu çözülmesi gereken bir “sorun” olarak görüyoruz. Çözülmesi gereken sorunlar her zaman daha çok motive edici özelliğe sahip. Dolayısıyla işin nasıl yorumlandığı motivasyonu değiştiriyor.
Çocukların ödevlerini yapmak, kitap okumak veya odalarını toplamak istememeleri de bunların hiçbirinin kendi seçimi olmamasından kaynaklı (başka sebepler de var tabii). Çocuğuna seçme hakkı, yani özerklik vermediğinde onun motivasyonun düşmesine sebep oluyorsun.
Peki, çocuğuna sorumluluk kazandırmaya çalışırken özerklik prensibini nasıl kullanacaksın, ödül yerine seçme hakkı vererek onu nasıl motive edeceksin ve ona gerçek sorumluluk duygusunu nasıl kazandıracaksın? Hadi biraz işin derinine inelim.
Tabii öncesinde bunu da öğrenmende fayda var: Adem Güneş Uyarıyor: Çocuğuna Karşı Davranışlarının Kökeninde Kendi Çocukluğun Var!
2. Aile yapıları
Çocuğuna sorumluluk duygusu kazandırabilmenin temelinde “demokratik aile” olmak yatıyor. Demokratik aile yapısına sahip olmak içinse senin ve eşinin evinizdeki sınırları net bir şekilde çizmeniz gerekiyor, böylece düzen kavramını oluşturmuş oluyorsunuz. Bu sınırlar içerisinde çocuğunuza seçme hakkı tanıyarak da ona özerklik veriyorsunuz.
Sınırların net olduğu ailelerde çocuklar, kendilerini güven içinde hissediyor ve seçme hakkına sahip oldukları için de bir birey olarak gelişiyorlar. Bu yapıyı kendi ailende oturttuğunda anne-babasından korkmayan ve bu sayede gizli işler çevirmeyen, güven bağlarının güçlü olduğu bir ilişki kurmuş oluyorsunuz.
İlişkini güçlü tut: 3 Soruda Çocuğunla Kaliteli Zaman Geçirmek ve Kaliteli Zaman Etkinlikleri!
Sorumluluk nasıl kazandırılır?
Çocuğuna sorumluluk kazandırmak için demokrat bir aile yapısına sahip olmak şart. Özgür Bolat’ın bu noktada belirlediği üç adım var: Düzen kurmak, problem çözmek ve bedel ödetmek. Gelelim bunları nasıl sağlayacağına:
3. Düzen kurmak
Yapman gereken ilk şey, çocuğuna özerklik alanlarını belirterek ona net bir çerçeve çizmek. Sosyal yaşamınızdaki düzen, anne-baba olarak çocuğunuzla ilişkiniz, ebeveyn davranışlarınızın tutarlı ve tahmin edilebilir olması Özgür Bolat’ın üzerinde durduğu esas konu.
Örneğin; bir evde yemek saatleri düzenli değilse, çocuk aç kalma ihtimaline karşı sürekli bir şeyler atıştırır ve bu durum düzensiz beslenme alışkanlığına sebep olur. Fakat aksi durumda çocuk ne zaman ne yiyeceğini bilirse, aç kalma endişesi yaşamaz ve işlerine odaklanabilir.
Kısacası sosyal yaşamın düzensiz olduğu bir ortamda, çocuğunun odasının düzenli ve oyuncaklarının toplu olması gibi fiziksel düzeni sağlayıcı şeylerin hiçbir manası olmadığını bilmen gerek.
Düzeni sağlamanın pek çok yolu var fakat Özgür Bolat özellikle üç tanesini vurguluyor:
3.1. Tutarlı davranışlar
Anne ve baba olarak çocuğunuza karşı ortak bir diliniz olması çok önemli. Bunu bir nevi ekip işi gibi düşünebilirsin. Aynı durumlara farklı tepkiler verip, farklı durumlara aynı tepkileri göstermeniz durumunda çocuğunuz için evde bir düzensizlik oluşur.
Özgür Bolat, ailelerin çocuklarının sorunlarına bazen yanıt verip bazen vermediklerini, aynı şeye bazen kızıp bazen kızmadıklarını söylüyor. Böyle durumlarda çocuk da nasıl davranacağını bilemeyerek endişeli büyüyor.
Bir ailenin tutarsız davranışlarının altında, ebeveynlerin kendi duygularını kontrol edememesi yatıyor. Bu nedenle çocuğunuza tutarlı davranmak için önce eşinle kendinize bakmanız gerek.
Güzel mi güzel aile aktivitelerini de es geçme: Temiz Hava, Bol Güneş: Çocuklar İçin 9 Açık Hava Eğlencesi
3.2. Kurallar
Düzeni sağlayan en önemli mekanizma kuşkusuz kurallar. Net davranışlarda bulunduğunuz, “Bizim ailede yalan söylenmez.” gibi prensipler edindiğiniz, anne-baba olarak yatma saati vs. gibi konularda ortak davranışlarda bulunarak hemfikir olduğunuz ve tüm bunları yavrunuz için mantıklı görünen bir şekilde sağladığınız takdirde çocuğunuza güvenli bir sınır çizmiş olursunuz.
Belirlediğiniz kuralların “Bu kuralın amacı ne?” sorusuna mantıklı bir cevap vermesi çok önemli. Örneğin; “Yemek yenmeden önce tatlı yenmez.” gibi bir kural koydunuz. Bu kuralın amacı ne? Çocuğunuza yemek yedirmek. Bu durumda çocuğunuz yemek yemediğinde tatlı da yiyemiyor ve kendini cezalandırılmış hissediyor. Eşinizle böyle kontrolcü ve mantıksız görünen kurallardan kaçınmalısınız.
Akademisyenanne'nin tavsiyelerine kulak verebilirsin: Akademisyenanne'den Çocuklara Sınır Koymak İçin 4 Şok Yöntemi
3.3. Rutinler
Çocuğunun kendini güvende hissetmesi ve düzeni sağlamak için gerekli olan bir diğer şey, birlikte rutinlerinizin olması. Mesela eşinin her pazar çocuğunuzla oyun oynaması, yatmadan önce çocuğunuza kitap okumanız, her hafta sonu aile büyüklerini ziyarete gitmek veya akşamları yatmadan önce birlikte dişlerinizi fırçalamak gibi.
Rutinlerin, kurallardan daha önemli olduğunu söylüyor Özgür Bolat. Çünkü rutinler sayesinde aile bireyleri birbirleriyle ilişki kuruyor. Kuralları çocuğunuza karşı kontrol mekanizması olarak kullanmanıza karşın rutinlerde böyle bir durum yok.
Bu nedenle sana tavsiye, evinizde mümkün olduğu kadar rutinler oluşturmaya özen göster. Bunları çocuğa sorumluluk kazandırma etkinlikleri olarak düşünebilirsin.
Her hafta böyle etkinliklere yer verin mesela: Çocuk Gelişimi İçin En Az Mama Kadar Önemli Eğitici Oyunlar
4. Problem çözmek
Problemi kim çözecek? Aile mi, çocuk mu yoksa birlikte mi? bu kısımda önem verilmesi gereken sorular bunlar.
Çoğu aile çocuğunun problemini ödül, kızma, tehdit ve ceza gibi yollarla çözmeye çalışıyor. Sorunları her zaman kendisi çözüp çocuğuna hiçbir sorumluluk vermeyen aileler de var. Bunlar son derece yanlış tutumlar.
Sen çocuğunun sorununu ne kadar kendin çözmeye çalışırsan, çocuğun da sorumluluktan o kadar kaçar. Ayrıca bu davranışınla onun kendisini güçsüz hissetmesine de sebep olmuş olursun.
Örneğin, çocuğun ödevini yapmadı ve öğretmen seni okula çağırdı. Sen de öğretmenle çocuğunun sorununu konuşup çocuğuna kızdın. Böyle bir durumda yapman gereken, öğretmenin sorunu çocuğunla çözmesini sağlamak. Yani sorumluluğu çocuğuna vererek “sen bir bireysin” mesajı vermek önemli.
Ebeveylerin bir diğer kahramanından tavsiyeler: Oyuncu Anne Şermin Yaşar'dan 6 Eğitici Oyun
5. Bedel ödetmek
Bedel ödemek cezadan çok farklı. Ceza, dışarıdan verilen bir yaptırımken bedel, davranışların doğal sonucu.
Örneğin, çocuğun yemek yemedi ve bu nedenle sen de ona tatlı vermedin. Bu bir bedel değil; ceza olur. Ancak çocuğun yemek yemediği zaman acıkınca yemeği kendisi hazırladığında ya da bir sonraki yemek saatine kadar aç kaldığında bir bedel ödemiş olur.
Yemekten sonra gelen çocuğuna, sert bir ses tonuyla, “Yemeği kaçırdın, aç kalacaksın!” dersen bunu bir ceza olarak algılar. Yumuşak bir ses tonuyla “Kızım/oğlum biz yemeği yedik, şimdi hazırlayamam. Sen git yemek saatini bekle ya da kendin hazırla.” dersen çocuğun bunu ceza olarak algılamaz.
Sonuçta amaç, çocuğunun acı çekmesine sebep olmak değil; ona sorumluluk almayı öğretmek. Yukarıdaki örnekte dikkat ettiysen, bir sonraki yemek saatinden söz ettik. Bir bedel ödetmek için öncelikle kurallar belirlemen gerekir (yemek saati gibi). Çünkü kuralı belirlenmeyen bir davranışın bedeli olmaz.
Özetle, bir eğitimci olarak Özgür Bolat, ödül yoluyla çocuğuna sorumluluk kazandırmanın çok zor olduğunu söylüyor. Ama evinde bir düzen kurarsan ve o düzenin içerisinde çocuğuna özerklik verirsen, o zaman çocuğun sorumluluk kazanmaya başlıyor. Unutma, davranışların sonucu deneyimlenmeli.
Hangi sorunun ne zaman geleceği belli olmaz: Akademisyenanne'den 11 Soruda Çocuklarda Cinsel Eğitim