1- Önce "kişilik" ve "karakter" kavramlarını öğrenelim.
Kişilik
Adem Güneş kişilik için şöyle bir tanımda bulunuyor: "Kişilik, bireyin duygusal yanını ifade eden davranışlar bütünüdür." Örneğin, eğer birisi kendini değerli ve mutlu hissediyorsa empatik yaklaşım, yardımseverlik gibi davranışlar ortaya koyar ve bu onun kişiliğinin ürünü olur. Ama çevresini sürekli eleştiren, öfkeli ve hırslı birinin hakim duyguları genellikle negatiftir ve bu, kişiliğini oluşturur. Yani Adem Güneş, öfke ve şiddetin kökeninin kişilik oluşumunun başı olduğunu söylüyor.
Kişilik arada bir değil, sürekli sergilenen davranışlarla ölçülür. Mecbur kalındığı için sergilenen bir davranış, sebepsiz bir sevgi, zoraki bir gülücük kişilikle ilgili değildir.
Karakter
"Karakter, bireyin içten gelen duygularla ortaya koyduğu kişiliğine ait farkındalıkla gerçekleştirdiği, sürekli ve iradeli davranışlardır." diyor Adem Güneş. Yani alışkanlıkla yapılan davranışlar karakterin bir parçası değildir.
Örnek vermek gerekirse, bir çocuk ebeveyn baskısı olmadan ödevlerini yapıyor ya da okula hevesle gidiyorsa bu, o çocuğun öğrenmeye yatkın karakterinin ürünüdür. Ceza, otorite gibi yöntemler çocuğunun karakterinin oluşmasını engeller. Bu gibi yöntemler yüzünden çocuğun kendi iç sesini dinleyemez, baskı ve cezadan korktuğu için senin istediğin şekilde davranmaya çalışır. Bu durumun ilerleyen evrelerinde de kişilik bozukluğu ortaya çıkar.
Öğreneceğin çok şey var: Cezasız Eğitim Ne Demek, Neden Önemli?
2- Peki çocuğunun kişilik bozukluğu yaşamaması için neler yapmalısın?
Adem Güneş, kişilik bozukluğunun çocukluk dönemindeki evresinin davranış bozukluğu olduğunu söylüyor ve bu sürecin 3 aşamadan geçerek ilerlediğinden bahsediyor. Bu evreleri yaşamamak, kişiliği üzerinde yaralar oluşturmamak ve duygularından emin bir çocuk yetiştirmek için uzmanımızın verdiği bilgilere bir bakalım.
- Çocuğunun sevk hislerini engellememelisin. Bu hisleri engellediğinde ya da ihtiyaçlarını vaktinde ve koşulsuzca karşılamadığında tepkisel davranışlar gösterebilir. Karşılaşacağın tepkiler öfkelilik, inatçılık olabileceği gibi; sevilme çabası ile yılışıklık ya da sevgiyle karşılaşması halinde şımarıklık da olabilir.
Gel öğrenelim: "Nasıl Bakacağım Bu Bebeğe?" Diyorsan Sevk Hislerine Güven!
-
Eğer çocuğuna gerektiğince sevgi ve ilgi vermezsen, tepkisellikten çıkıp sessizliğe doğru yönelmeye başlar. İç dünyasında kendini oyalamaya çalışır ve ailesini bir nevi terk eder. Bunun devamında da duyarsızlık oluşur. Nedeni ise duygularını bastırarak üzülmemeye çalışmasıdır.
-
Çocuğun duygusal zarara uğrarsa, duygu dünyasında ikinci bir ben yaratır. Yaşadıklarını görmezden gelmeye çalışır ve kendini daha iyi hissetmek için her şey yolundaymış gibi davranır. Oluşan bu yeni karaktere "sahte ben" denir. Çocuğun böyle bir durum yaşadığında ona güvenli bir şekilde yaklaşırsan ve gerçek duygularını ifade edersen sorun çözülecektir.
-
Çocuğunun kişiliğinde duyarlılık oluşturması için deneyimlemesi gerekir. Örneğin, çocuğun vitrinde duran bir süs eşyasına dokunmak isterse ama sen buna şiddetle karşı çıkarsan, deneyimlemediği için yukarıda bahsettiğimiz tepkileri verir ve o süs eşyasına ulaşmak için hırçın ve inatçı davranışlar sergiler. Bu durumda "İnatçı çocuğa nasıl davranmalı?" diye sorarsan Adem Güneş buna engel olmak için çocuğun senin kontrolündeyken o eşyaya dokunmasını sağlaman ve iradesini sarsmaman gerektiğini söylüyor.
Akademisyenanne'nin sözlerine de kulak ver: Annelerin Çocuklarıyla İletişim Kurarken Yaptığı 7 Hata
- Söz dinlemeyen çocuğa nasıl davranılmalı? Adem Güneş'in önerisi, bu konuda çocuğu dinlemek oluyor. Çocuğun ağladığında, "Ağlar ağlar, susar." tepkisi vermen doğru değil. Evet, istediği bir olay gerçekleşmediği takdirde uzun süre ağlayıp sonra susabilir ama bunun sonucunda içindeki duyguları bastıracak ve kişiliğinde duygularını yansıtmama dürtüsü baskın olacak.
Bu yüzden çocuğun bir olay karşısında ağladığında yapman gereken şey, onu görmezden gelmek değil; nedenini öğrenmek veya isteğinin neden gerçekleşmediğini ona anlatmak olmalı.
-
Çocuğunun gelişimsel ihtiyaçlarının vaktinde ve yeterince giderirsen, iradesinin gelişimini desteklemiş ve iradesini güçlendirmiş olursun.
-
Gelişimsel ihtiyaçlar çocuğunun sevk hisleri tarafından oluşturulur ve bu ihtiyaçlar giderilince çocuğunda güçlü bir benlik duygusu meydana gelir. Bu yüzden çocuğunun gelişimsel ihtiyaçlarını karşılarken, "Ya alışırsa, ya her şeyi isterse?" gibi kaygılara kapılmamalısın. Yani vitrindeki o süs eşyasına dokunması, çocuğunda bir alışkanlığa sebep olmayacak.
Özgür Bolat da destek olmaya geldi: Defalarca Söylediğin Halde Yapmıyorsa Rol Model Olmayı Dene!
Ama bir durumu ihtiyacı olmadığı halde ihtiyaç haline getirirsen, burada bir sıkıntı başlar. Mesela çocuğunun cips yemesi bir ihtiyaç değildir. Ama ona küçük yaşlarda cips yedirirsen, damak tadını uyararak bunun bir ihtiyaç haline dönüşmesine neden olursun.
-
Çocuğunun gelişimi doğrultusunda yapmak istediği şeylere engel olursan, onun iradesini zayıflatırsın. Örneğin, evde koşmak istiyorsa ama sen buna şiddetle karşı çıktıysan, çocuğunda "tembellik" ortaya çıkabilir. Bu yüzden enerjisini atması gereken yaşlarda, "Düşecek, eşyaları kıracak." gibi korkularla ona engel olmamalısın.
-
Çocuğun 3-5 yaş aralığındayken, kendi yapabileceği şeyleri onun yerine yapman, merdivenleri inebilecekken onu kucaklaman, yürüyebileceği halde bebek arabasında gezdirmen ya da 8-9 yaşlarında ağaca tırmanmak isteyen çocuğuna izin vermemen ona iyilik değil; gelişen iradesine engel olmaktır. Ayrıca bu şekilde sorumluluk duygusunu da engellersin.
Peki ne yapman lazım: Özgür Bolat'a Göre Çocuğa Sorumluluk Kazandırmanın 5 Yolu
- Ceza ile yetiştirilen çocuklar iradesiz ve duyarsız olur. Bunu engellemek için onun iradesini desteklemeli ve duygularını bastırmasına engel olmalısın. Böyle çocuklar hayatla barışık ve sevgi dolu olur.
Özgür Bolat uyarmaya devam ediyor: Çocukları Ödülle Cezalandırmayın!
-
Keşif yapmak, çocuğunun kişiliği üzerinde etkilidir ve duyarlılığın gelişmesini sağlar. Bebeğin emeklemeyi öğrenip çekmeceleri karıştırmaya başladığında, onu hızla çekip çekmecelerden uzaklaştırırsan iradesini sarsmış olursun. Ama bir süre bakmasına izin verirsen içinde uyanan iradenin hazzıyla keyif yaşamasına yardımcı olursun.
-
Eşyalara dokunulmasına izin verilmemiş çocuklar, bir süre sonra gece uyanıp tanımadıkları eşyalar arasında kalınca derin bir korku yaşarlar. Bunlar hayal gücü ile de birleşince korkunç varlıklara dönüşebilir. Ama çocuğunu eşyalar ile tanıştırırsan, öğrendikçe kendini güçlü hissedecek ve kişiliği bu korkularla sarsılmayacak.
-
Çocuklarda korkuyu yenmek Adem Güneş tarafından güvenle ilişkilendirilmiş. Yani çocuğun kaygı veya korku yaşadığı bir sırada, sana güvenebileceğini bilmeli. Bu yüzden onun gözünde otoriter, kızgın ve cezalandırıcı bir ebeveyn olmamalısın. Eğer sana yaklaşacak güveni hissederse, çocuğunun duygularını kontrol etme alışkanlığı ortadan kalkacak.
-
Çocuğundan ancak onun yapabileceği kadar bir eylem istemelisin. Örneğin az yemek yemek isteyen çocuğunu daha fazla yemesi için zorlamak, iradesini kıracağı gibi yemeğe olan isteğini de zayıflatacak.
Miniğini bu anlayışla büyüt: Çocuğunu Özgürleştirecek Bir Eğitim Anlayışı ile Büyüt: 6 Soruda Montessori Eğitimi!