Annelerin Bitmek Bilmeyen Vicdan Azabı

Annelerin Bitmek Bilmeyen Vicdan Azabı

Biz anneyiz, robot değil. Ne kadar istesek de mükemmel olamayız. Her şeyimiz kusursuz ilerleyemez. Neyse ki kimse bizden bunu da beklemiyor. Kim bunu bekliyor biliyor musunuz? Biz.

Kendi kendimize yüklüyoruz bu misyonu. Mükemmel anne olmak istiyoruz, hatalara yer vermemek için gayret ediyoruz. Hata yapınca da vicdan azabı duyuyoruz. Bir kere şunda baştan anlaşalım, annelik vicdan azabı hiç bitmez. Her ne kadar artık böyle hissetmeyeceğiz desek de bir bakıyoruz başımızı yastığa koyduğumuzda vicdanımız söylenmeye başlıyor.

Anneler ne zaman ve neden vicdan azabı duyar?

  • Eşleriyle yalnız tatile gittiklerinde,
  • Kitaplarda okudukları annelerle kıyasladıklarında,
  • Okul aile birliğine katılmadıklarında (Şöyle düşünün, eğer konsantre olamayacaksanız, diğer işleriniz yoğunsa katılmanıza ne gerek var?),
  • Çocuklarına seslerini yükselttiklerinde (Evet, güzel bir davranış değil. Ancak sizin de sabrınızın bir sınırı olduğunu göstermiş oldunuz.),
  • İşe gitmekten keyif aldıklarında (“Yaşasın bugün pazartesi, iş var!” diye düşünmeniz çocuklarınızı sevmediğiniz anlamına gelmiyor. Özellikle de uzun ve yorucu bir hafta sonunun ardından…),
  • Kendilerine çocuklarınınkinden daha pahalı ayakkabı aldıklarında. (Onun ayağı büyüyor ama sizinki aynı kalıyor.),
  • Ödevlerine yardım ederken çözüm gösterip doğru cevabı söylediklerinde,
  • Çocuklarının çantalarına ne var ne yok diye baktıklarında,
  • Onlar yüzerken havuza girmeyip kenarda izlediklerinde (Saçınızın bozulacağını düşünmeniz gayet normal. Hem babası var ya…),
  • Hazır yemek aldıklarında bile çocukları “ellerine sağlık” dediğinde (E ama siz de ısıttınız, sofrayı hazırladınız.),
  • Dolaptaki dondurmayı çocuklar uyurken bitirdiklerinde (E sizin de canınız istemiş olamaz mı?),
  • Biraz yalnız kalmak için yatak odasına girip kapıyı kapattıklarında (Sizin de özel alana ihtiyacınız var. Hem kapıyı çalabilirler istedikleri zaman.),
  • Anneanne-babaanneler çocukları tiyatroya götürdüklerinde (Gitmediğiniz için vicdan azabı duymak yerine onları için ne kadar güzel bir anı olduğunu düşünmeniz daha faydalı.),
  • Çocuğun sevdiği ama annelerin sevmediği bir arkadaşın uzak bir yere taşındığını duyunca sevindiklerinde (Çocuğunuz üzüldüğü için sizin de üzgün olmanız normal ancak bir daha buluşamayacakları ve sizin de aklınızın kalmayacağı için sevinmeniz de çok normal.),
  • Çocuklarının doğum günü yaza denk geldiği ve arkadaşları şehir dışında olacağı için (Siz nasıl olsa güzel bir parti, güzel bir hediye organize edersiniz. Bütün sınıf arkadaşlarını ağırlamak, normalde iletişimde olmadığınız aileleri ağırlamak zorunda kalmadığınız için sevinmeniz gayet normal.),
  • Onlar oynarken oturup kitap okuduklarında (Ama oyuna da zaman zaman ara vermek gerekmiyor mu? Bu da sizin molanız işte.),
  • Çocukları bir yere gitmek istediğinde ve izin vermediklerinde (Şöyle düşünün, zaten istediğiniz bir yer olsa, verirsiniz. Bunu onu düşündüğünüz için yapıyorsunuz.).

Bunlar tabii bir çırpıda aklımıza gelenler. Biz anneler her an vicdan azabı duymak için bir neden bulabiliriz.

Birlikte eğlenin, birlikte öğrenin: 3 Soruda Çocuğunla Kaliteli Zaman Geçirmek ve Kaliteli Zaman Etkinlikleri!

Hatta anneler ne zaman vicdan azabı duyara daha da devam edelim.

  • Henüz bebekken ve anne sütü yetmediğinde,
  • Bakıcıya bırakıp çalışmak zorunda kaldıklarında,
  • Okuldaki etkinliği unutup gerekli kıyafeti göndermediklerinde,
  • Parka giderken yanlarına şapka-su almayı unuttuklarında,
  • Toplantıları yüzünden okuldaki maça yetişemediklerinde,
  • Bir çocuklarıyla daha çok ilgilenip o gün diğeriyle bir şey paylaşamadıklarında.

Yok artık durmak gerek. Bunun sonu gelemez. Sayfalarca neden bulabiliriz. Peki, şunu sorgulayalım:

Neden suçluluk duygusu hissediyoruz?

Anneler neden suçluluk duygusuyla mücadele ediyor?

Öncelikle, kendimizi diğer annelerle kıyasladığımız için. Biz anne-baba olmayı kendi ebeveynlerimizden gördük ve özellikle anne olduktan sonra da onların anne-baba olma şekillerini sorguladık. Bazı huylarımız benzesin isterken bazılarından kaçıyoruz. Mükemmel anne-baba olmak için gayret ediyoruz. Örneğin ailelerimiz bizi çok gezdirmediyse biz çocukları aktiviteden aktiviteye götürüyoruz. Ya da bizimle hiç oyun oynamadılarsa, oyunun başından kalkmıyoruz. Çocuklar okulda başarılı olduklarına kendimize de pay biçiyoruz. Başarısız olduklarına önce kendimizi suçluyoruz. Çevremizdekilerin dediklerini de çok önemsiyoruz. Çocuğa tablet verdiğimizdeki suçlayıcı bakışlar, üstü kirli bir yere götürdüğümüzde karşılaştığımız “ayıp bakışları” bile vicdan azabı yaşatmaya yetiyor.

Şunu unutmamak gerek: Ailelerimizin bize veremediği her şeyi çocuklarımıza sağlayamayız. Zamanımız yoksa oynamadığımız için kalbimiz sızlamamalı. Oynamak yerine çalışmak istemek de bizim hakkımız.

Kendimizi sorgulamamız her zaman kötü değil. Bazen bu sorgular sonrasında daha doğruyu buluyoruz. Önemli olan duyguları birbirine karıştırmamak.

İşte annelik vicdan azabını yenmek için beş öneri:

1. Yaptığınız şeyden pişman olmalı mısınız/olmamalı mısınız, karar verin

Okuldaki bir etkinlikte gönüllü çalışmak istiyor musunuz yoksa diğer ebeveynler gideceği için mi kendinizi eksik hissediyorsunuz? Katılmamanız vicdan azabı duymanızı gerektirmiyor. Diğer yandan söz verdiğiniz bir etkinliğe götürmeyi unuttuğunuz için suçluluk duymanız gayet normal. Unutmamak için ajandanıza yazabilir, telefonunuzda alarm kurabilirsiniz.

Çocuğunuzu kreşe ya da oyun grubuna gönderip spora gitmek, aile büyüklerinizden destek alarak karı koca bir akşam baş başa zaman geçirmek vicdan azabı duymak için bir neden olmamalı. İstediğimiz gibi bir anne olmak için kendi arzularımıza da zaman yaratmalı, onları da yerine getirmeliyiz. Tıpkı “Oksijen maskesini önce kendinize, sonra çocuğunuza takın.” uyarısı gibi. Eğer özeleştiri sizin için bir sorunsa şöyle yapabilirsiniz. Düşünün bir, arkadaşınız size pişman olduğu bir şeyi anlatırsa onu direkt suçlar mısınız yoksa anlamaya mı çalışırsınız?

Davranışlarından memnun değilsen önce kendi duygularını tamir et: Adem Güneş Uyarıyor: Çocuğuna Karşı Davranışlarının Kökeninde Kendi Çocukluğun Var!

2. Bazı şeyleri akışına bırakarak çözün

Çocuğunuz bazen okula sizin “korkunç” dediğiniz şekilde mi giyinip gidiyor, odası çok mu dağınık? Kim istemez ütülü giysileri tercih etmesini, odasını hep toplamasını? Sürekli bunun kavgasını vererek istediğinizi elde edemezsiniz. Hem ebeveynlik mükemmel olmak üzerine kurulu değil ki. Bazı şeyleri akışına bırakmalısınız ve öncelikten çıkarmalısınız.

Siz anne-baba olarak, çocuğunuzun büyüyüp öğrenebileceği güvenli bir ortam sağlamaktan sorumlusunuz. Kendinize şunu sorun: "Şu anda bu görevi yapmazsam çocuğum ne şekilde zarar görür?" Cevap "çok fazla değil" ise önceliklerinizi ona göre belirleyin. Ev işleri bunun için güzel bir örnek. Kim gelirse gelsin orası çocuklu bir ev. Dağınık kalmasında ne sakınca var? Yerlerde oyuncaklar olabilir, masanın üstü dağınık kalabilir, ayakkabılar dolap yerine kapının önünde dizili durabilir... Unutmayın, siz Superman değilsiniz…

Bizim de çocuklardan öğreneceğimiz şeyler var: Oyuncu Anne'den İlhamla Çocuk Milletinden Öğrenebileceğin 10 Şey

3. Unutmayın ki dışarıdan her şey farklı görünür

Çalışan anneler çocuklarıyla birlikte yeteri kadar geçiremediklerini düşündükleri için vicdan azabı duyuyorlar. Çalışmayan, evdeki anneler de maddi destek sağlayamadıkları için. Çalışan anne olmak ve evdeki anne olmak kıyaslanacak bir konu değil. Kendinize devamlı “aileniz için en doğru kararı verdiğinizi” hatırlatın. Her şey sosyal medyada göründüğü gibi değil. Tüm anneler çocuklarıyla bütün gün oyun oynamıyor, evleri orada göründüğü gibi sürekli toplu değil, kimse çocuğunun odasına ağaç ev yapmıyor. Normal olan, banyodan sonra oyuncakların küvette kalması, anında toplanması değil.

4. Tepki vermeden önce düşünün

Yorucu bir günün ardından çocuklarımıza verdiğimiz tepkiler de farklı oluyor. Bunu yenmenin en güzel yolu, konuşmadan, bir şey söylemeden önce bir mola vermek. Cevap vermeden önce durup düşünmeyi alışkanlık haline getirin. Bu şekilde emin olun, daha sakin bir ebeveyn olacaksınız.

Bu hataları yapma: Akademisyenanne Anlatıyor: Annelerin Çocuklarıyla İletişim Kurarken Yaptığı 7 Hata

5. Size vicdan azabı yaşatan olaylara basit çözümler bulun

Mesela, iş yüzünde mi suçluluk duyuyorsunuz? O halde iş gezilerinizi ailece çıkacağınız tatille birleştirmeye çalışın, esnek çalışma saatlerini sorgulayın. Eğer çocuğunuzla yeteri kadar kaliteli zaman geçiremediğinizi düşünüyorsanız, oyun oynarken telefon da kapalı olsun televizyon da. Daha doğrusu tüm uyaranları kaldırın ortadan. Sadece ona odaklanın.

Şu aklınızdan hiç çıkmasın: Vicdan azabı duyuyor olmanız ona gerçekten ne kadar değer verdiğinizi ve onun için en iyisini yapmaya çalıştığınızı gösteriyor. Çocuklar affeder. Siz istemediğiniz kıyafetlerle, saçla sizi okula gönderen ailelerinizi affetmediniz mi? Şu anda bunlar yüzünden küs müsünüz onlarla? Bir de böyle düşünün.

O minik akıllarından neler geçiyor: Çocukların En Çok Sorduğu 11 Soru

Şebnem SEÇKİNER

Bunu da oku: Hayallerimizdeki Gibi Bir Anne Olmanın 9 Yolu

Bu makaleyi arkadaşlarınla paylaş: